Vergi Dairesi (VUK Madde 4 – Adagio VUK Şerhi)
Yazı İçeriği
Vergi Dairesi (VUK Madde 4 – Adagio VUK Şerhi)
213 sayılı VUK madde 4 hükmü aşağıdaki gibidir:
“Vergi dairesi mükellefi tesbit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir.
Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı oldukları vergi kanunları ile belirlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı, gerekli gördüğü hallerde; mükelleflerin iş yeri ve adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın elektronik ortamda kurulanlar dahil olmak üzere vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya, vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlemeye, şubelerin yetki, görev ve sorumluluklarını tespit etmeye, vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibarıyla mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye, bağlı olunan vergi dairesi tarafından yapılan işlemlerin diğer vergi daireleri tarafından yapılabilmesine ve vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, vergi dairesince bu Kanun ile diğer kanunlar kapsamında yapılan işlemlerde elektronik imza, mühür veya onay kullandırmaya, vergi daireleri tarafından düzenlenen ve vergi dairesince imzalanması gereken belgelerin Gelir İdaresi Başkanlığınca elektronik ortamda imzalanmasına, mühürlenmesine veya onaylanmasına izin vermeye, elektronik imza, mühür veya onayın kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye yetkilidir. Vergi daireleri tarafından düzenlenen ve imzalanması gereken belgelerin, Gelir İdaresi Başkanlığınca elektronik ortamda imzalanması, mühürlenmesi veya onaylanması durumunda belgeler vergi dairesi tarafından imzalanmış, mühürlenmiş veya onaylanmış sayılır.”
Vergi Usul Kanunu’nun Vergilendirmeye ilişkin birinci kitabının genel esaslar başlıklı birinci kısmının vergi uygulamasında yetki başlıklı birinci bölümünün başlangıcı olan işbu madde ile vergi dairesinin ne olduğu ve vergi dairesinin yetkisine ilişkin temel kurallar öngörülmüştür.
VUK Madde 4/1
İşbu fıkra ile vergi dairesi; vergi mükellefini tespit eden, vergi tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerini gerçekleştiren daire olarak tanımlanmıştır.
Esasında vergi dairesi; vergi idaresinin taşra teşkilatı içerisinde yer alan vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri olarak karşımıza çıkmaktadır. “Müdürlükler, vergi dairesi başkanlığı bulunan illerde bu başkanlığa bağlı olarak, başkanlık bulunmayan illerde ise defterdarlığa bağlı olarak faaliyet gösterirler. Vergi dairesi müdürlükleri, mükellefin bizzat muhatap olduğu birimdir.” (Bilici, Nurettin, Vergi Hukuku, b.51, s.45)
Öte yandan, vergi idaresinde yaşanan ihtisaslaşma eforlarının bir sonucu olarak bugün birçok büyükşehirde yer alan vergi dairelerinin bünyesinde “Büyük Mükellefler Vergi Dairesi”, “Motorlu Taşıtlar Vergi Dairesi”, “Taşıtlar Vergi Dairesi”, “İhtisas Vergi Dairesi” ve “Kurumlar Vergi Dairesi” gibi ihtisaslaşmış vergi daireleri de bulunmaktadır.
VUK Madde 4/2
İşbu fıkra ile kanun koyucu, vergi mükelleflerinin, hangi vergi dairesine bağlı olduklarının, kural olarak vergi kanunları ile belirleneceğini öngörmüştür. Fıkranın ilk cümlesi kapsamında yetkiyi haiz vergi dairesi, vergi mevzuatında (kanun, yönetmelik, genel tebliğ ve sair mevzuat) yer alan yetki kurallarına göre belirleneceği öngörülmektedir.
“Yetki unsuru, verginin tarhının hangi vergi dairesinin yapacağı ile ilgilidir. Yani tarh işleminin hukuka uygun olması için yetkili vergi dairesi tarafından yapılmış olması gerekir. Bu, özel hukuktaki salahiyete (ehliyete) tekabül eder. İşlemi yapan organ, makam veya kişinin yetkili olmasını anlatır… Tarh işlemi, mükellefin bağlı olduğu vergi idaresi tarafından yapılmaktadır. Bağlı olunan vergi idaresi de genellikle mükellefin iş yerinen veya ikametgâhının bulunduğu yerdeki vergi dairesidir.” (Bilici, Nurettin, Vergi Hukuku, b.51, s.93,97)
Diğer yandan, aynı fıkranın ikinci cümlesinde de Hazine ve Maliye Bakanlığının, gerekli gördüğü hallerde, mükelleflerin işyeri ve ikametgâh adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya ve vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibariyle mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir.
VUK Madde 4 – İçtihatlar
Danıştay 7. Dairesinin 2019/3088 E. 2023/1603 K. ve 21.3.2023 Tarihli kararına göre:
“213 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibariyle mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirleme konusunda verilen yetkiye uygun olarak çıkarılan Genel Tebliğlerle, 4760 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen koşulların varlığı durumunda tarhiyat işlemlerinin, bulunduran kişi ya da kişiler adına bulunduranın ikametgahının bulunduğu yer vergi dairesince tesis edilmesinde yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmamakta olup mahkeme kararının, yurtiçi menşeli sigaralar bakımından imalatçının bağlı olduğu yer vergi dairesince işlem tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle verilen hüküm fıkrasında da hukuka uyarlık bulunmamıştır.”
Danıştay 7. Dairesinin E. 2019/1489 E. 2022/2057 K. ve 16.5.2022 Tarihli kararına göre:
“213 sayılı Kanun’un 4. maddesinde, yetkili vergi dairesinin, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olduğu, mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı’nın, gerekli gördüğü hallerde, mükelleflerin işyeri ve ikametgâh adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya ve vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibariyle mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye yetkili olduğu; 365. maddesinde, vergi cezalarının olayların ilgili bulunduğu vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi tarafından kesileceği belirtilmiş; 4760 sayılı Kanunun 14. maddesinde de, özel tüketim vergisi beyannamesinin mükellefin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine verileceği ifade edilmiştir.”
Danıştay 9. Dairesinin 2019/5877 E. 2022/1517 K. ve 19.4.2022 Tarihli kararına göre:
“213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4. maddesinde vergi dairesi; mükellefi tespit eden, vergiyi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olarak tanımlanmış ve vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibarıyla mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairelerini belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığının yetkili olduğu düzenlenmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Tarh yeri” başlıklı 43. maddesinde, katma değer vergisinin; mükellefin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarholunacağı; mükellefin, ayrı ayrı vergi dairelerinin faaliyet bölgelerinde iş yerleri varsa, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesi tarafından tarholunacağı, gayrimenkul teslimlerinde mükellefin istemi halinde, beyan üzerine, gayrimenkulün bulunduğu yer vergi dairesince tarholunacağı belirtildikten sonra, ithalde alınan katma değer vergisinin ilgili gümrük idaresince tarholunacağı belirtilmiştir… Diğer yandan, katma değer vergisi tarhiyatının mükellefin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince yapılmasına ilişkin genel yetki kuralına ve vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibarıyla mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairelerini belirleme konusunda verilen yetkiye uygun olarak, Van Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğu belirtilen davacı adına, belgesiz mal bulundurduğundan bahisle yapılan dava konusu tarhiyatın, mükellefi olduğu davalı idare tarafından yapılmasında yetki yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir…”
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin E. 2020/751 E. 2020/1052 K. ve 29.12.2020 Tarihli kararına göre:
“İşletmelerdeki faaliyetlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, meslek organlarını düzenlemek ve mesleki standartları gerçekleştirmek gibi amaçlarla çıkarılan 3568 sayılı Kanunda da doğal olarak meslek mensupları hakkındaki takibatın hangi vergi dairesi tarafından yürütüleceği konusunda bir hükme yer verilmemiş, yine yetkili vergi dairesini belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmemiştir. Bu nedenle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227. maddesinde sayılan hususlar için verilen, dolayısıyla yetkili vergi dairesini belirlemeyi kapsamayan yetkiye dayanılarak çıkarılan 4 sıra No.lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğile yapılan, sorumluluğu tespit edilen meslek mensupları hakkındaki takibatın, meslek mensuplarının bağlı olduğu vergi dairesince yerine getirileceği yolundaki düzenlemenin, 213 sayılı Kanun’un ve 6183 sayılı Kanun’un yetkili vergi dairesi konusunda benimsediği genel kuralı değiştirdiğinin kabulü hukuken mümkün değildir. Bu durumda, Seğmenler Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi F1 Demir Çelik Nakliyat İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.‘nin vergi borçlarının tahsiline Seğmenler Vergi Dairesi Müdürlüğü yetkili olduğundan, alacakların tahsili konusunda yetkisi bulunmayan davacının bağlı olduğu Mithatpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünce serbest muhasebeci mali müşavir olan davacı adına müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesinin 2019/1092 E. 2020/314 K. ve 17.3.2020 Tarihli kararına göre:
“Olayda, vergi mahkemesince, yakalanan tüm sigaraların “Yurtdışı” menşeli olduğunun belirtildiği, yurt dışında üretilmiş olan vergisi uyuşmazlık konusu sigaralara isabet eden özel tüketim vergisinin, ithalde alınan gümrük vergileri kapsamında Gümrük İdaresince takibi gerektiği kabulü suretiyle hüküm tesis edilmiş ise de, yukarıda metnine yer verilen 4760 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, özel etiketi ve işareti olmayan özel tüketim vergisine tabi malları bulundurduğu tespit edilenler için, yurt içinde imal edilip edilmediği veya yurt dışından kaçak olarak yurda getirilip getirilmediğinin tespitine dair ayrıca bir koşul öngörülmediği gibi, bu malları bulunduranlar ile ithal ve imal edenlerden herhangi biri adına, Kanun’un 11. maddesindeki esaslara göre re’sen tarh edilecek özel tüketim vergisine ayrıca vergi ziyaı cezasının kesileceğinin belirtilmesi suretiyle söz konusu maddenin uygulamasında vergi dairesi yetkili kılınmıştır. Esasen, yurtiçimenşeli olmasına karşın, ihracat amacıyla üretilen ve yurt içinde satışının yapılmaması sebebiyle özel etiket ve işaret taşıması zorunlu olmayan eşyanın, ihraç edilmesinden sonra Gümrük Kanunu’na aykırı şekilde yeniden Türkiye Gümrük Bölgesine girmesi de mümkün olabileceğinden, Mahkemenin, tarh ve ceza kesme işlemini tesis edecek yetkili idarenin eşyanın menşeine göre belirlenmesine dair yargısına katılma olanağı bulunmamaktadır. 213 sayılı Kanun’un “Vergi Uygulanmasında Yetki” başlıklı bölümünde yer alan 4. maddesinde mükellefi tespit etme, vergiyi tarh ve tahakkuk ettirerek tahsil etme konusunda yetkili birim vergi dairesi olarak belirlenmiş, “Ceza Kesme Yetkisi” başlıklı 365. maddesinde de vergi cezalarının olayların ilgili bulunduğu vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi tarafından kesileceği belirtilmiştir. Anılan hükümler uyarınca verginin tarh ettirilmesi ve ceza kesilmesi konusunda yetki vergi dairesine aittir. Bu bağlamda, dava konusu işlemin dayanağı olan 4760 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen verginin re’sen tarh edilmesi ve vergi ziyaı cezası kesilmesi hususlarında değinilen yetki kuralları çerçevesinde yetkili idarenin vergi dairesi olduğu sonucuna ulaşıldığından, mahkeme kararının, gümrük idaresinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin kaldırılmasına ilişkin kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.”
Av. Efehan Mihai Erginer
www.adagiohukuk.com adresinde ve sosyal medya hesaplarımızda yer alan bütün makale, yazı, içerik ve görsellerin telif hakkı Adagio Hukuk Bürosuna aittir. İşbu içeriklerin, mahkeme ve diğer kurumlara ibraz edilecek dilekçelerde kullanılması dışında yazılı izin olmaksızın kopyalanarak, özetlenerek veya sair şekillerde paylaşılması gibi her çeşit intihal durumunda gerekli hukuki ve cezai yollara başvurulacaktır.