VUK madde 2

Gümrük ve Tekel Vergileri (VUK madde 2 – Adagio VUK Şerhi)

Vergi Usul Kanunu 2. Madde

213 sayılı vergi usul kanunu 2. madde hükmü; “Gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu Kanuna tabi değildir. Bu vergi ve resimlerle ilgili olarak 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242 nci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklindedir.

Kanun koyucu, bu madde ile gümrük vergilerini vergi usul mevzuatına tabi olmaktan çıkarmakta ve gümrük vergilerinin tabi olacağı mevzuatın 4458 sayılı Gümrük Kanunu olduğunu hüküm altına almaktadır.

Bahsi geçen 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi hükmü ise “1. Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir. 2. İdareye intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir. 3. İtiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itiraz süresinde yapılmış sayılır ve idarece yetkili makama ulaştırılır. 4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir.” şeklindedir. Vergi usul kanunu 2. madde hükmüne dair içtihatlar ise aşağıdaki gibidir;

Vergi Usul Kanunu 2. Madde – Danıştay Kararları

Akaryakıt tüketim vergisi ve akaryakıt fiyat istikrar fonu payının tarh, tahakkuk ve tahsilinde gümrük idaresinin yetkisinin bulunmadığı hususu değerlendirilmeksizin VUK m.2 yollaması ile gümrük kanununda uygulanan idari itiraz prosedürün işletilmesinde hukuka uyarlık bulunmasa da ilgililerin, idare tarafından yanlış yönlendirilmesi sonucunda hatalı prosedürün izlenmesi mümkündür.

Danıştay 7. Dairesinin 2008/3894 E. 2011/7990 K. ve 24.11.2011 Tarihli kararına göre: “4458 sayılı Gümrük Kanununun 242’nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 1’inci fıkrasında; yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri için, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ilgili gümrük idaresine verecekleri bir dilekçe ile düzeltme talebinde bulunabilecekleri; 3’üncü fıkrasında; kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde, kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itiraz edebilecekleri; 7’nci fıkrasında da, gümrük başmüdürlükleri kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurabilecekleri hükme bağlanmıştır. Yukarıda anılan hükümler uyarınca; gümrük vergileri için öngörülen idari itiraz prosedürünün gümrük vergileri kapsamına girmeyen akaryakıt tüketim vergisi ve akaryakıt fiyat istikrar fonu payı hakkında uygulanması mümkün değildir. Ancak, ilgililere tebliğ edilen işlemlerde, akaryakıt tüketim vergisi ve akaryakıt fiyat istikrar fonu payına da Gümrük Kanununda öngörülen idari itiraz prosedürünün tamamlanarak dava açılacağının belirtilmesi, başka bir ifadeyle, ilgililere yanlış bilgi verilerek onların yönlendirilmesi halinde belirtilen idari usul izlenerek dava açılması mümkündür. Olayda, davacı adına tesis edilen işlemde, tahakkukun tebliği üzerine, diğer vergiler yanında, akaryakıt tüketim vergisi ve akaryakıt fiyat istikrar fonu payı için de Gümrük İdaresine itiraz edileceği belirtilerek ilgilinin yanıltıldığı anlaşıldığından, anılan idari başvuru usulü tüketilerek açılan davada Yargılama Hukuku kurallarına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2’nci maddesinde, gümrük ve tekel idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin bu kanuna tabi olmadığı belirtilmiş olup, olay tarihinde yürürlükte bulunan 3074 sayılı Akaryakıt Tüketim Vergisi Kanununun Usul hükümleri başlıklı 7’nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanuna göre alınacak akaryakıt tüketim vergisi hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Mülga 3074 sayılı Akaryakıt Tüketim Vergisi Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 5’inci maddesinde; rafineri şirketleri ve ithalatı gerçekleştiren kuruluşların bir aylık dönemde yaptıkları satışlarını, takip eden ayın 20’nci günü akşamına kadar, merkezlerinin bağlı olduğu vergi dairesine, şekli ve muhtevası Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek bir beyanname ile bildirmeye ve vergiyi aynı süre içinde ödemeye mecbur oldukları öngörülmüştür. Ham Petrol ve Petrol Ürünlerinin Alım Satım Fiyatlandırma ve Esasları ile Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonunun İşleyişi Hakkında Kararın olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 6’ncı maddesinde; petrol ürünlerinin tüketiciye intikalinde fiyat istikrarını temin etmek amacıyla akaryakıt fiyat istikrar fonu payı alınacağı kurala bağlanmıştır. 3074 sayılı Kanun kapsamında yer alan ve dahili bir vergi olan akaryakıt tüketim vergisinin, tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin vergi dairelerince gerçekleştirilmesi gerektiğinden anılan verginin tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin Gümrük İdaresince yürütülmesi olanaklı değildir. Öte yandan; petrol ürünlerinin tüketiciye intikalinde, yani; bu ürünlerin yurt içinde satışında doğan akaryakıt fiyat istikrar fonu payının da Gümrük İdaresince tarh ve tahsil edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla, akaryakıt tüketim vergisi ve akaryakıt fiyat istikrar fonu payının tarh, tahakkuk ve tahsilinde gümrük idaresinin yetkisinin bulunmadığı hususu değerlendirilmeksizin verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamakla birlikte temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sonucu itibarıyla yerinde olan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

İthalat işleminden doğan katma değer vergisinin, 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamında yer aldığı gözetilmeksizin VUK m.2 hükmüne aykırı olarak vergi cezasının gümrük idaresi yerine vergi dairesi müdürlüğünce kesilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Danıştay 7. Dairesi 2012/4237 E. 2012/7610 K. ve 21.12.2012 Tarihli kararına göre: “Uyuşmazlıkta, ithale ilişkin olması nedeniyle 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamında yer alan katma değer vergisi üzerinden, 213 sayılı Kanunda düzenlenen vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen davaya konu işlemin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2’nci maddesinde gümrük ve tekel idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin bu Kanuna tabi olmadığı yolundaki düzenlemeye uygun olup olmadığı yönünden yapılması gereken inceleme, 2577 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde sözü edilen idari işlemin konu unsurunu ilgilendirmekte olup, yetki unsuruyla ilgili bir incelemenin, bahsi geçen incelemeye göre öncelik arz ettiği hususu yukarıda yapılan açıklamaların ve Yargılama Usulü kurallarının gereğidir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2’nci maddesinin (c) bendinde ise, gümrük vergileri ile gümrüklerce alınan diğer gelirler ve fonların tarhı, tahakkuk ve tahsili gümrük müşteşarlığının görevleri arasında sayılmıştır. Ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanununun, olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle, 3’üncü maddesinin 8’inci fıkrasında, “gümrük vergileri” deyiminin, yürürlükteki hükümler uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin tümünü; “ithalat vergileri” deyiminin, eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve eş etkili vergileri ifade ettiği belirtilmiştir. Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13’üncü maddesinin (d) bendinde, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makina ve teçhizat teslimlerinin (Şu kadar ki, yatırım teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhini veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar) katma değer vergisinden istisna edilmiş olduğu hükme bağlanmış; 213 sayılı Kanunun 341’inci maddesinde, vergi zıyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade edeceği, 344’üncü maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de, 341’inci maddede yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellefe veya sorumluya vergi zıyaı cezası kesileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümler uyarınca; ilgililerce ithali gerçekleştirilen eşyayla ilgili olarak alınması gereken ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline gümrük idarelerinin yetkili bulunduğu açık olup, vergi alınmasını gerektiren eyleme, Kanun Koyucu tarafından, aynı zamanda yaptırım uygulanmasının hüküm altına alındığı hallerde, anılan yaptırımı uygulamaya yetkili idarenin, vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idareleri olduğu konusunda duraksamaya yer yoktur. Olayda, yatırım teşvik mevzuatı koşullarına aykırı hareket edildiğinden bahisle, 3065 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin (d) bendinin yaptığı gönderme nedeniyle, 213 sayılı Kanunun 344’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince, kesilen vergi zıyaı cezasının dayanağı katma değer vergisinin, davacı tarafından gerçekleştirilen ithalat işleminden doğduğu hususu tartışmasız olup, yukarıda sözü edilen mevzuatın vergi alınmasını gerektiren fiile bağladığı bir yaptırım olan vergi zıyaı cezasının, ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idaresince kesilmesi gerekirken, vergi dairesi müdürlüğünce kesilmesinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından, 2577 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrası hükmü uyarınca, anılan aykırılık hali dikkate alınmaksızın, konu unsuru yönünden yapılan yargılama sonucuna göre, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.”

213 sayılı VUK m.2 ye aykırı olarak gümrük vergileri hakkında kanuni temsilcilerin ödevine ilişkin VUK m.10 düzenlenmesinin uygulanması hukuka aykırıdır.

Danıştay 7. Dairesi 1996/1588 E. 1997/4172 K. ve 20.11.1997 Tarihli kararına göre: “1615 sayılı Gümrük Kanununun 88’inci maddesinde, ödenmeyen gümrük vergilerinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında kanun hükümlerine göre kovuşturulacağı öngörülmüştür. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2’nci maddesine göre gümrük vergileri bu kanun kapsamı dışında olduğundan, olaya, anılan kanunun,şirketin malvarlığından tahsil imkanı kalmayan vergi alacağının şirketin yönetici ya da yasal temsilcisinden tahsil olunacağına ilişkin 10’uncu maddesinin uygulanması mümkün değildir.

Av. Efehan Mihai Erginer

www.adagiohukuk.com adresinde ve sosyal medya hesaplarımızda yer alan bütün makale, yazı, içerik ve görsellerin telif hakkı Adagio Hukuk Bürosuna aittir. İşbu içeriklerin, mahkeme ve diğer kurumlara ibraz edilecek dilekçelerde kullanılması dışında yazılı izin olmaksızın kopyalanarak, özetlenerek veya sair şekillerde paylaşılması gibi her çeşit intihal durumunda gerekli hukuki ve cezai yollara başvurulacaktır.

KVKK Aydınlatma ve Açık Rıza Metni