Ücreti Ödenmeyen İşçinin Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
4857 sayılı İş Kanunu m.34/1 hükmünde ücreti ödenmeyen işçinin çalışmaktan kaçınma hakkı düzenlenmiştir. Buna göre; ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshedebileceği gibi iş görme borcunu yerine getirmekten de kaçınabilir. İşbu madde kapsamında çalışmaktan kaçınma hakkını kullanan işçilerin iş sözleşmeleri işverence feshedilemez ve yerine başka işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.
Yazı İçeriği
İşçinin Çalışmaktan Kaçınma Hakkını Kullanması
4857 sayılı İş Kanunu m.34 hükmüne göre; “Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.
Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.”
Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2010/49945 E. 2011/18452 K. 20/06/2011 T. Künyeli kararında bu husus açıklığa kavuşturulmuştur: “İşçinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34/1 maddesi uyarınca ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmese, işçi iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Maddenin son fıkrası uyarınca işçinin bu davranışı nedeni ile iş sözleşmesini görevleri hatırlatıldığı halde yapmamaktan ısrar ettiği veya işe devamsızlık yaptığı gerekçesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. Maddesindeki nedenlerle feshedilemez.
Ücretleri ödeme gününden itibaren mücbir bir neden dışında 20 gün içinde ödenmeyen işçinin 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca iki seçimli hakkı bulunmaktadır. Bunlarda bir 34. madde uyarınca iş görme ediminden kaçınma hakkı, diğer ise 24/II.e maddesi uyarınca iş sözleşmesinin haklı nedenle feshetme hakkıdır.”
İşçinin Çalışmaktan Kaçınma Hakkının Kullanılmasında İşçilik Ücretinin Ödeme Günü
İşçinin, hangi günden itibaren çalışmama hakkını kullanabileceği bakımından işverenin ücreti ödeme günü özellik arz etmektedir. Zira işçi, işçilik ücretinin ödenmesi gerekip ödenmediği tarihten itibaren ancak 20 gün sonrasında çalışmama hakkını kullanmaya başlayabilecektir.
4857 sayılı İş Kanunu’nda ücretin peşin ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu minvalde, aksi iş sözleşmesinde kararlaştırılmamış ise istisna durumlar haricinde işçinin ücretinin bir ay çalışıldıktan sonra ödeneceğinin kabulü gerekir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2022/5932 E. 2022/6735 K. 30/05/2022 T. Künyeli kararına göre; “İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı Kanun’un 32 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinin aksine, 4857 sayılı Kanun’da ücretin peşin ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.”
İşçinin Çalışmaktan Kaçınma Hakkının Kullanılmasında Mevzubahis Ödenmeyen Ücretin Kapsamı
İşçinin iş görme ediminden kaçınabilmesi için ödenmeyen ücretin salt işçilik aylığı olması şart değildir. Bu noktada ücretin geniş anlamda değerlendirilmesi gerekir. Esasen fazla mesai, prim, ikramiye, sosyal yardımlar, hafta tatili, ubgt gibi alacaklarının da ödenmesi gereken tarihten itibaren 20 gün içinde ödenmemesi halinde işçi, çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabileceği kanaatindeyiz.
Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2016/32872 E. 2020/5006 K. 12/03/2020 T. Künyeli kararına göre; “4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır.”
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2014/4620 E. 2015/16017 K. 05/05/2015 T. Künyeli kararına göre; “4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır.”
Benzer şekilde işçinin iş görme ediminden kaçınabilmesi için işçilik ücretinin tamamının veya bir kısmının ödenmemiş olması hususu da önem arz etmemektedir. Bir başka anlatımla, ücretini kısmen alamamış işçinin de çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilmesi mümkündür.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/16654 E. 2020/10741 K. 06/10/2020 T. Künyeli kararına göre; “Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.”
İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması ya da eksik gösterilerek yatırılması hallerinde de işçinin çalışmaktan kaçınma hakkının kullanabileceğinden söz edilebilir.
Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2017/22282 E. 2019/10584 K. 14/05/2019 T. Künyeli kararında; “İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi, sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü, 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkânı vardır.”
İşçinin Çalışmaktan Kaçınma Hakkının Kullanılması Usulü
Ücreti ödenmesi 20 gün geciken işçinin iş görme edimini yerine getirmekten nasıl imtina edebileceği usulü kanunda düzenlenmemiştir. Bu minvalde, işçinin iş görme edimini yerine getirmekten eylemli olarak kaçınabilecek olup çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilmesi için iş yerine gelmesi ve iş için hazır bulunması gerekmemektedir.
Ancak, işçinin bu hakkı kullanması halinde uygulamada iş yerinde devamsızlık yaptığı ve fakat bu devamsızlığın haklı nedene dayandığı kabul edilmektedir. Hal böyle iken, devamsızlığa dair haklı nedenin, bir başka ifade ile işçinin ücretinin ödenmesi gereken tarihten itibaren 20 gün geçmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle iş görme edimini yerine getirmekten imtina ettiği hususunun işverene bildirimi gerekecektir. Hukuki ihtilaflarda bu bildirimin ihtarname vasıtasıyla yapılması ispat hukuku bakımından yararlı olacaktır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2013/21884 E. 2013/18985 K. 17/09/2013 T. Künyeli kararına göre; “İş Kanunu’nun 34. maddesinde “Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davacı işçi bayram tatili çalışması karşılığı ücret alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle bayram günleri için yazılan nöbetlerinde işyerine gelmeyerek 4 gün üst üste devamsızlık yaptığı taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacı işçi devamsızlık günlerine ilişkin işverene ilk gün dışında ücreti ödenmediğinden bahisle çalışmaktan kaçındığına ilişkin davalı işverene bildirimde bulunmamıştır. Kaldı ki işçinin ücretinin ödenmemesi halinde İş Kanunu’nun 24/II-e maddesinde işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshedilebileceği belirtilmiştir. Davacı işçi davalı işyerinde beş yıldan fazla süren çalışması olduğu, çalışma süresince bayram tatili çalışması karşılığı ücretinin ödenmediğini iddia etmiş ancak anılan düzenleme gereğince haklı fesih hakkını kullanmadığı gibi yaptığı devamsızlıkların nedenini işverene bildirmeden 3 gün üst üste devamsızlık yapmıştır. Bu itibarla davacının devamsızlıklarının haklı mazerete dayandığının kabulü gerekirse de davalı davacının nedenini bildirmeden yaptığı devamsızlıklar nedeniyle feshin geçerli sebebe dayandığı ve davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
İşçinin Çalışmaktan Kaçındığı Süredeki Ücret Durumu
İşçilik ücreti bakımından yaygın tanımlama işçinin emeğinin karşılığı ücret şeklindedir. Bu sebepledir ki uygulamadaki yerleşik görüş, işçilik ücreti ödenmeyen işçinin çalışmaktan kaçındığı süre için ücret alacağına hak kazanamayacağı şeklindedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2004/13259 E. 2005/3782 K. 10/02/2005 T. Künyeli kararına göre; “Davacı ücretinin ödeme gününden itibaren 20 gün içinde ödenmemesi sebebiyle iş görme borcunu yerine getirmekten 60 gün süreyle kaçındığını çalışmadığı bu sürenin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu sürede işçilerin eylem yaptığını, çalışılmayan sürenin ücretinin talep edilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava kabul edilmiştir.
İşçinin ücretinin, ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmemesi halinde işçi iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu süre içinde ücret ödemesi uygulaması yapılacağı yasa tasarısında düzenlendiği halde Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görüşmeler sırasında bu düzenleme yasa metninden çıkarılmış ve bu suretle Yasama organı boşta geçen bu sürede ücret istenemeyeceğine dair iradesini açık olarak ortaya koymuştur.
34. maddenin bu düzenlemesine göre işçinin iş görme borcunu yerine getirmekten kaçındığı bu sürenin ücretini işverenden talep etmesi mümkün değildir. Zira işçinin çalışmaması kendi iradesi ile oluşmuştur. Açıklanan bu nedenlerle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Av. Efehan Mihai Erginer
www.adagiohukuk.com adresinde ve sosyal medya hesaplarımızda yer alan bütün makale, yazı, içerik ve görsellerin telif hakkı Adagio Hukuk Bürosuna aittir. İşbu içeriklerin, mahkeme ve diğer kurumlara ibraz edilecek dilekçelerde kullanılması dışında yazılı izin olmaksızın kopyalanarak, özetlenerek veya sair şekillerde paylaşılması gibi her çeşit intihal durumunda gerekli hukuki ve cezai yollara başvurulacaktır.