tek malik riskli yapı tespiti yaptırabilir mi karot testi
· ·

Tek Malik Riskli Yapı Tespiti Yaptırabilir Mi

Tek Malik Riskli Yapı Tespiti Yaptırabilir Mi

Mevzuatımızda Riskli Yapı; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve bu kanunun uygulama yönetmeliğinde “Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı” olarak tanımlanmıştır. İşbu yazımızda da maliklerden/ ev sahiplerinden yalnızca birinin, diğer tüm kat malikleri aksini istese dahi nasıl riskli yapının tespitini talep edebileceğini, tek başına bina hakkında riskli yapı tespiti raporu almak isteyen malik açısından uygulamada ortaya çıkan fiziki ve ekonomik engellerin yasal yollarla nasıl aşılacağını irdeleyeceğiz.

Riskli Yapı Tespiti Talebine Kimler Başvurabilir

Her ne kadar 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda kat malikleri kurulunda alınacak kararlar için birtakım çoğunluklar, karar yeter sayıları öngörülmüş olsa da 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da riskli yapı tespiti talebinde bulunulması için herhangi bir çoğunluk öngörülmemiştir.

Konuya ilişkin ilgili hükümlere 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’unda ve 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nde rastlamaktayız.

6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği m.7/2-a fıkrasında; “Riskli yapıların tespiti; Öncelikle yapı malikleri veya kanunî temsilcileri tarafından, masrafları kendilerine ait olmak üzere yaptırılır. Riskli yapı tespiti talebi, elektronik yazılım sistemi üzerinden yapılır. 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmadığı için arsa paylı tapu var ise, arsa üzerinde fiilen bulunan yapının riskli yapı tespiti, yapının sahibi olan arsa payı sahibince yaptırılır. Arsa üzerindeki yapının başkasına ait olması ve bunun da tapu kütüğünde belirtilmiş olması halinde, riskli yapı tespiti lehine şerh olan tarafça yaptırılır.” denilmektedir.

Görüleceği üzere; bu şekilde yapılacak yapının riskli yapı olup olmadığının tespiti talebinde herhangi bir çoğunluk şartı öngörülmemiştir. Herhangi bir yapı maliki veya yapı maliklerinin birlikte bu tespiti masrafları kendilerine ait olmak üzere yaptırabilir.

Riskli Yapı Tespitini Engelleyenler

Her ne kadar riskli yapı tespiti talebine her bir malik tek başına gidip yaptırabilse de esasen uygulamada; riskli yapı tespiti yapmaya yetkili şirketler, kat malikleri kurulundan gelecek salt çoğunluklu karar, apartman yöneticisi talebi veya kat maliklerinin oy birliği gibi şartlar sağlanamadığından bahisle tek başına müracaat eden malikin riskli yapı tespiti talebini kabul etmeye yanaşmamaktadırlar. Gerçekten de karot testi yapılması ve riskli yapı tespitinin sağlanması noktasında örneklerin yapının en zayıf yerlerinden alınması gerekeceğinden (genellikle 0-2 katlar) burada oturan maliklerin evini açmaması, örnek alınmasına müsaade etmemesi gibi hallerde gereği gibi örnek alınamamakta ve riskli yapı tespiti sağlanamamaktadır.

Öte yandan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 3. fıkrasında; “Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında, işlenen fiil ve hâlin durumuna göre 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Riskli yapıların tespiti, bu yapıların tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevlerinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında, tabi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanır.” kükümleri muhtevidir.

Hal böyle iken; riski yapının tespiti için gelecek görevlilerin tespit işlemini engelleyen, evini açmayan, örnek alınacak yerden örnek alınmasını engelleyenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağı ve TCK hükümleri işletileceği düşünüldüğünde riskli yapı tespiti işi ile uğraşan özel şirketlerin, kat malikleri kurulu kararı yokluğu, apartman sakinlerinin örnek alınmasını engellemesi gibi sebeplerle herhangi bir kat malikinin başvurusunu kabul etmemekte yasal bir dayanağının bulunmadığı söylenebilir.

Öte yandan, 6306 sayılı kanun gereği riskli yapı tespiti, tahliyesi ve yıktırılması işlemleri bakımından ilgili iş ve işlemlere dair görevlerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında da ceza ve disiplin hükümleri uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu sebepledir ki; riskli yapı tespiti, bu işi yapan özel şirketten talep edilebileceği gibi kamu görevlisi olan ve mevzuatta muhtevi hükümler gereği herhangi bir malikin talebi üzerine riskli yapı tespiti yapma zarureti bulunan kamu görevlilerinden de istenebilir. Örnek olarak İzmir Büyükşehir Belediyesinin riskli yapı tespiti yapma işi ile iştigal eden iştiraki EgeŞehir Yapı Planlama Müşavirlik ve Teknoloji A.Ş.’ye yapılacak riskli yapı tespiti başvurusu üzerine belediye iştirakince gerekli tespitin yapılması gerekmekte olup aksi halde cezai hükümler uygulanacaktır.

Kolluk Marifetiyle Riskli Yapı Tespiti Yaptırılması

Yukarıda bahsi geçen şirket ve iştiraklerce riskli yapı tespitinin başvuru üzerine gerçekleştirileceğinden ve her ne kadar uygulamada ekseriyetle özel şirketlerce; apartman sakinlerinin tespiti engelleyeceğinden bahisle bu işlem yapılmak istenmese de bunun bir yasal dayanağının bulunmadığından, tespit işlemini engelleyenler hakkında TCK hükümleri uygulanacağından bahsetmiş idik.

Ancak, riskli yapı tespitini engelleyenler hakkında cezai hükümlerin uygulanacağına ilişkin cezai düzenleme tek başına bu gibi engellemelerin önüne geçemeyecektir. Bunun bilinci ile, mevzuatımızda riskli yapı tespitinin engellenmesinin önüne geçmek için birtakım hükümler mevcuttur. Örnek olarak 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 6/A-2 maddesinde “Bu madde kapsamında riskli yapı tespiti, masrafları Dönüşüm Projeleri Özel Hesabından karşılanmak ve Başkanlıkça talep edilmesi halinde, mülki idare amiri tarafından verilecek yazılı izine istinaden yeterli kolluk kuvveti marifetiyle kapalı kapıları/alanları açmak veya açtırmak suretiyle Başkanlıkça resen yapılır.” denilerek, madde kapsamında riskli yapı tespitine direnilmesi halinde kolluk kuvveti marifetiyle bu direncin ortadan kaldırılacağı düzenlenmiştir.

Nitekim, riskli yapı tespitinin kat maliklerinden bazılarınca engellendiği bir olayda Kamu Denetçiliği Kurumunun 2023/6471-S.23.10673 sayılı ve 29/05/2023 Tarihli emsal Tavsiye Kararında bu husus açıklığa kavuşturulmuştur:

27. Başvuruya konu olayda; söz konusu binanın deprem sonrası yapılan ön incelemesinde tehlike arz ettiği, binanın olası bir afette nasıl bir dayanım ve mukavemet sergileyeceğinin belirlenmesi için bina risk raporu düzenlenmesi gerektiği, bu durumun binadaki hak sahiplerine bildirildiği, hak sahipleri tarafından belirlenen süre içerisinde herhangi bir işlem yapılmadığı, risk tespit raporunun düzenlenmesi için Fatih Belediye Başkanlığı tarafından bir şirketin hizmet alım sözleşmesi kapsamında görevlendirildiği, şirketin görevlendirdiği teknik personele binadaki bazı hak sahiplerinin engel olduğu ve bu durumun tutanak altına alındığı, yapı maliklerine yazı yazıldığı buna karşın saha çalışmasında binadan karot alma çalışmalarına bazı maliklerce engel olunduğu, nihayetinde binayla ilgili olarak risk tespit raporunun düzenlenemediği, bu nedenle binanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında kalıp kalmadığının tespit edilemediği anlaşılmıştır.

      1. 6306 sayılı Kanunun 3’üncü maddesine göre riskli yapı tespiti öncelikli olarak malikler veya maliklerin kanuni temsilcileri tarafından yaptırılmaktadır. Riskli yapı tespiti halinde söz konusu yapının bulunduğu taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesine “riskli yapı” kaydı işlenmektedir. Malikler tarafından taşınmazın bulunduğu yerdeki tapu müdürlüğüne riskli yapı ile ilgili gerekli beyanın yapılmaması durumunda Bakanlık veya İdare tarafından re’sen işlem tesis edileceği hüküm altına alınmıştır.
      2. Kanun koyucu riskli yapı tespit başvurusu hakkını, yapı maliklerine, Bakanlığa yahut Bakanlığın talebi ile idareye tanımıştır. Riskli yapının tespit edilebilmesi için öncelikle maliklerin bu yönde bir iradesi olmalı ve bu irade bir talebe dönüşmelidir. (Arslan Nurcan, Kentsel Dönüşüm Sürecinde Riskli Yapı Tespiti Üzerine Alınacak Kararlar ve Akdedilebilecek Sözleşmeler, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, C.12, S.47, Temmuz 2021, s. 350.)
      3. Riskli yapı tespiti kat mülkiyetine tabi yapılarda kat maliklerinin başvurusu üzerine yapılabilecek bir işlem olarak düzenlenmiştir. Kanun koyucu, kat maliklerinden her birinin riskli yapı tespiti başvurusunda bulunabileceğini düzenlemiştir. Kat mülkiyetine tabi yapıların malikleri tarafından yapılan başvurularda tek bir malikin başvuruda bulunması yeterli olup herhangi bir şekilde oy birliği veya oy çokluğu ile alınmış bir karar aranmamaktadır.
      4. Sonuç olarak riskli yapı tespitinin öncelikle yapı maliki tarafından yaptırılacağı mevzuatta açıkça düzenlenmiştir. Ancak Bakanlık da taşınmaz maliklerinden veya kanuni temsilcilerinden belirli bir süre içerisinde risk tespiti yaptırmalarını isteyebilmektedir. Bakanlık tarafından verilen süre içerisinde tespit işleminin herhangi bir nedenle yapılamaması durumunda Bakanlık kendisi veya süre vererek idareye risk tespiti başvurusu yaptırabilmektedir. Bakanlık kendi eliyle riskli yapı tespitini re’sen yapabileceği gibi, riskli olarak belirlediği alanlarda bulunan yapıların da riskli olup olmadığının tespitini idareden isteyebilmektedir. 6306 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde, “Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idareleri, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi halinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyeleri,” risk tespiti yapacak veya yaptıracak idareler olarak belirlenmiştir.
      5. 6306 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında “Riskli yapıların tespiti, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılır ve sonuç Bakanlığa veya İdareye bildirilir. Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda idare tarafından verilen süre içerisinde malikler veya kanuni temsilcileri aracılığıyla herhangi bir tespit işleminin yapılmadığı görülmüştür. Aynı fıkranın devamında “Verilen süre içinde tespit işleminin yaptırılmaması halinde, tespitlerin Bakanlıkça veya İdarece yapılacağı, Bakanlığın, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek İdareden de isteyebileceği” hüküm altına alınmıştır. Bakanlık Makamının 04.11.2015 tarihli ve sayılı Olur’u ile Büyükşehir Belediyeleri sınırları içerisindeki bütün ilçe belediyelerine riskli alanların, rezerv yapı alanlarının ve riskli yapı tespit çalışmalarının belirlenmesi hususunda yetkilendirildiği anlaşılmıştır.
      6. Fatih Belediye Başkanlığı tarafından yetkilendirilen denetim firmasının söz konusu binada yapmak istediği tespit çalışmalarına bazı hak sahiplerinin engel olduğu, kapının açılmadığı, bu durumun tutanak altına alındığı, İdarece gönderilen yazıda ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulacağı belirtilmiş olsa da, 6306 sayılı Kanunda tespit işlemlerinin malikler tarafından yaptırılmaması durumunda tespit işlemlerinin Bakanlık veya İdare tarafından yaptırılacağı açık olarak düzenlenmektedir. Bununla birlikte Fatih Belediye Başkanlığının gerek başvurana gerekse Kurumumuza göndermiş olduğu cevabi yazıların incelenmesi neticesinde riskli yapı tespit sürecinin nasıl işleyeceği ile ilgili herhangi bir bilgiye yer verilmediği, diğer taraftan, söz konusu tespit işlemin ne zaman gerçekleştirileceği konusunda herhangi bir süre öngörülmediği, konuya ilişkin bir takvim ve program bilgisine yer verilmediği tespit edilmiştir.
      7. Anayasa’nın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması; ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir…Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasaldüzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2017/129, K.2018/6, 18/01/2018). Dolayısıyla hukuk güvenliğinin sağlanması açısından mevzuatta belirtilen süreçlere ilişkin belli bir süre öngörülmesi ve bu kapsamda yapılacak iş ve işlemlerin belirlenen program kapsamında tamamlanması gerekmektedir.
      8. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde sonuç olarak; 19.06.2021 tarihinde İstanbul Kartal’da meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki depremden sonra söz konusu binada Fatih Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü tarafından yapılan incelemede binada yüzeysel/yapısal çatlakların bulunduğu, yapı genelinde yıpranma ve zamanın verdiği etkiyle doğal koşullara bağlı olarak deformasyon oluştuğu, binanın sağlık ve güvenlik gerekçeleriyle malikler tarafından tetkik ettirilmesinin şiddetle tavsiye edildiği, söz konusu tespitleri içeren yazının maliklere tebliğ edildiği, dolayısıyla binanın tehlike arz ettiğine dair bulguların mevcut olduğu, her ne kadar bazı yapı maliklerince riskli yapı tespit çalışmasına engel olunduğu ve yapı maliklerine ilgili Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı tebliğ edilse de, riskli yapılara ilişkin mevzuat hükümleri ile birlikte ülkemizin deprem riski altında olması durumu da dikkate alınarak söz konusu binayla ilgili risk tespiti çalışmalarının hızlandırılması, riskli yapı tespitinin öncelikle bina maliklerince yaptırılmasının sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde idare tarafından re’sen tespit işlemlerinin yaptırılması için tekrar gerekli çalışmaların yapılması, yürütülen çalışmalara engel olunmaması amacıyla gerekirse kolluk birimlerinden yardım alınması, gerekli durumlarda yasal düzenlemelerin verdiği yetkilerin kullanılması ve tespit işlemlerinin ivedilikle tamamlanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Bu minvalde, riskli yapı tespitini engelleyenler hakkında TCK hükümlerinin uygulanması bir yana, kolluk kuvveti marifetiyle de riskli yapı tespitinin bir an evvel yapılması gerektiği söylenebilir.

Riskli Yapı Tespiti Masrafları

2024 Ocak ayı itibariyle riskli yapı tespiti talebinde bulunulması halinde yapılacak riskli yapı tespitinin masrafları şehirden şehre değişmekle birlikte ortama 50.000,00 TL civarındadır. Hal böyle iken bu masrafa kimin katlanacağı da bir uyuşmazlık konusu oluşturmaktadır.

Riskli Yapı Tespitinin Maliklerin Talebi İle Yapılması

Riskli yapı tespiti masraflarının kime/ kimlere ait olacağı hususunda 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nde yasal düzenlemeler mevcuttur; Şöyle ki; mezkûr kanunun 7/2-A maddesinin ilk cümlesinde riskli yapı tespiti hakkında “Öncelikle yapı malikleri veya kanunî temsilcileri tarafından, masrafları kendilerine ait olmak üzere yaptırılır.” denilmektedir.

Riskli yapı tespitinin maliklerin talebi üzerine yapılması halinde masraflarının maliklerce karşılanacağına şüphe yoktur. Uygulamada ekseriyetle, kat malikleri genel kurulunun kararı ile riskli yapı tespiti yapılmış ise masraflar kat maliklerine paylaştırılmakta ve fakat bir/ birden fazla kat malikinin kendi başlarına giderek riskli yapı tespiti talebinde bulunmaları halinde bu masraflar tespit talebinde bulunanlardan istenmektedir.

Bu konuda; kat malikleri kurulu kararı üzerine başvurunun olmadığı ve bir/ birden fazla kat malikinin kendi başlarına riskli yapı tespiti talebinde bulundukları zaman riskli yapı tespiti masraflarının kat maliklerine mi paylaştırılacağı yoksa tespit talebinde bulunanların mı bu masraflardan sorumlu olacağı madde metninden açıkça anlaşılmamaktadır.

Esasen uyuşmazlık, kat mülkiyetine konu yapıya dair bakım masrafının kimin tarafından ödeneceğidir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Anagayrimenkulün bakımı, korunması ve zarardan sorumluluk başlıklı 19. maddesinin ilk fıkrasına göre; “Kat malikleri, anagayrimenkulün bakımına ve mimarı durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar.”

Bu minvalde, anagayrimenkulün bakımı statüsünde olan riskli yapı tespitinin tüm kat maliklerinin Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan bir borcu olduğu ve buna ilişkin yapılacak masrafların tüm kat maliklerine bölünmesi gerektiği söylenebilir.

Riskli Yapı Tespiti Masraflarının Diğer Maliklerden İstenmesi

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20. maddesinin 1-b. fıkrasında “Anagayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün  ortak yerlerin bakım, koruma,  güçlendirme ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında;” katılacağı düzenlenmiş ve aynı maddenin devamında;

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20. maddesinin 2. fıkrasında “Gider veya avans payını ödemeyen kat maliki hakkında, diğer kat maliklerinden her biri veya yönetici tarafından, yönetim planına, bu Kanuna ve genel hükümlere göre dava açılabilir, icra takibi yapılabilir. Gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için aylık yüzde beş hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu minvalde, riskli yapı tespiti masrafının talepte bulunan kişi tarafından ödenmiş olması halinde, bu kişinin yapının ortak bakım giderine katılmayan diğer tüm maliklere karşı dava açabileceğine ve dahi icra takibi başlatabileceğine şüphe yoktur.

Riskli Yapı Tespitinin İdare Eliyle Yapılması

Riskli yapı tespitinin maliklerin başvurusu olmaması sebebiyle yapılmaması halinde kamu erklerinin re’sen riskli yapı tespitini yapabileceği veya yetki devri ile diğer kamu idaresine yaptırabileceği düzenlenmiş olup bu halde de masraflarının kimlere ait olacağı hususu 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nde belirlenmiştir. Şöyle ki; mezkûr kanunun 7/2-A maddesinin ilk cümlesinde riskli yapı tespiti hakkında “Riskli yapıların tespiti; Süre verilerek maliklerden veya kanunî temsilcilerinden istenebilir. Verilen süre içinde yaptırılmadığı takdirde, tespitler Bakanlıkça veya İdarece yapılır veya yaptırılır. Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek İdareden de isteyebilir. Malikler tarafından yaptırılmadığı için Bakanlık veya İdare tarafından yapılan veya yaptırılan riskli yapı tespitinin masraflarından malikler hisseleri oranında sorumludur. Riskli yapı tespitinin masrafları, Bakanlıkça veya İdarece ilgilisine yapılacak tebligatı takip eden bir aylık süre içerisinde ödenir. Süresinde ödenmeyen masraflar, tespit Bakanlıkça yapılmış veya yaptırılmış ise Bakanlığın ilgili vergi dairesine bildirmesi üzerine vergi dairesince, İdarece yapılmış veya yaptırılmış ise İdarece 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.” denilmektedir.

Görüleceği üzere riskli yapı tespitinin idarece gerçekleştirilmesi halinde tüm masraflar yukarıdaki KMK hükümleri uyarınca ortak giderlerin tahsilinde olduğu gibi tüm maliklere hisseleri oranında yüklenmekte ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilmektedir.

Bunun önemi, normal şartlarda; tespit masraflarının kendisine kalacağı veya bu masrafların ilk başta kendisinden istenmesi halinde ekonomik gücü bulunmadığından bu masrafları karşılayamayacak malikin; Çevre, Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile ilgili Belediyeye yapının risk arz ettiğine ilişkin makul gerekçelerini de sunarak (Risk arz ettiğine ilişkin ön inceleme raporu vs.) idareye başvurması halinde, idare bu isteği yerinde görürse tespit işlemlerini re’sen yürütecek ve masrafları da sonradan tüm kat maliklerine rücu etmek üzere bizzat idarenin kendisi üstleneceğinden başvurucu için riskli yapı tespiti ekonomik anlamda erişilebilir olacaktır.

Sonuç

Esasen günlük hayatta, riskli yapı tespiti taleplerinin, binayı riskli yapı kategorisine dahil edip yıktırarak rant sağlama amacı ile kötü niyetle yapıldığına zaman zaman şahit olsak da riskli yapıların meydana gelecek ilk doğal afette yıkılarak birçok insanın hayatına mâl olacağı düşünüldüğünde riskli yapı tespiti talebinin tek bir malikin talebi ile bile gerçekleştirilebilmesi ve masrafların kat maliklerine paylaştırılarak bu talebin hem yasal hem de ekonomik anlamda mümkün hale getirilmesinin yerinde olduğu kanaatindeyiz.

Günümüzde birçok insan, kendi yaşadığı binasına o veya bu sebeplerle güvense de işin esası, binanın meydana gelecek bir doğal afete mukavemet gösterip gösteremeyeceği ancak, gerekli verilerin bilimsel metotlarla analiz edilmesi neticesinde ortaya çıkacaktır. Bu sebepledir ki; yazımızda açıkladığımız da üzere riskli yapı tespitinin ulaşılabilir olması, hızlı işletilmesi, tespiti engelleyenler hakkında cezai hükümlerin uygulanacak olması bir yana kolluk kuvveti marifetiyle de bu engellemenin kaldırılması ve söz konusu risk tespitinin yapılabilmesi; deprem ülkesi olarak tanımladığımız ülkemiz bakımından son kertede önem arz etmektedir.

Av. Efehan Mihai Erginer

 

www.adagiohukuk.com adresinde ve sosyal medya hesaplarımızda yer alan bütün makale, yazı, içerik ve görsellerin telif hakkı Adagio Hukuk Bürosuna aittir. İşbu içeriklerin, mahkeme ve diğer kurumlara ibraz edilecek dilekçelerde kullanılması dışında yazılı izin olmaksızın kopyalanarak, özetlenerek veya sair şekillerde paylaşılması gibi her çeşit intihal durumunda gerekli hukuki ve cezai yollara başvurulacaktır.

KVKK Aydınlatma ve Açık Rıza Metni