Sağlık Çalışanlarına Yönelik İftira Suçu
Anayasa’nın 36/1. maddesi; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” olup, bu minvalde şikayet hakkı anayasal bir hak olarak düzenlenmiş ve ceza kanunlarında şikayet hakkının kullanılması bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilmiştir. Buna mukabil, hem genel itibariyle hem de sağlık çalışanlarına yönelik iftira suçu değerlendirildiğinde şikayet hakkının haksız ve mesnetsiz olarak kullanılması halinde hukuka uygunluk sebebinden bahsetmek mümkün olmayıp haksız iftira, şikayet ve ihbara maruz kalan sağlık çalışanlarının başvurabileceği hukuki mekanizmaları irdeleyeceğiz.
Yazı İçeriği
Sağlık Çalışanlarına Yönelik İftira Suçu Nedir
TCK m. 267/1 hükmüne göre; “Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.“
İftira suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur. İftira suçundan söz edilebilmek için söz konusu şikâyetin bir dayanağının olmaması veya bir dayanağı var ise bu dayanağın hukuken geçerli olmadığının şikayet eden tarafından bilinmiyor olması aranır. Bu minvalde, sağlık çalışanlarına yönelik iftira; sağlık çalışanını yıpratmak ve canını sıkmak için ekseriyetle kişisel husumetten kaynaklanan haksız veya dayanaksız suç isnadıdır. Aksi takdirde, yapılan yargılama neticesinde iftiranın haksız olduğu ortaya çıksa dahi söz konusu haksızlığın şikayet eden tarafından bilinmiyor oluşu ve şikayetin hak arama hürriyeti kapsamında kalışı sebebiyle iftira suçunun oluşmadığı görülecektir.
Doktrinde de ifade edildiği üzere; “Hiçbir emare olmadığı halde, sağlık çalışanının şikâyet edilmesi veya konu ile alakasız bir sağlık çalışanının ismen şikâyet edilmesi halinde, bu şikâyet hukuka aykırı olur. Buna karşılık, sağlık çalışanının şikâyet edilmesinde emareler varsa, şikâyet hak arama özgürlüğü içinde kalır ve hukuka uygun olur. Bununla beraber dikkat etmek gerekir ki, şikâyete konu olaylarla ilgisi olmayan ve özellikle kişilik haklarına saldırı niteliğindeki hususların şikâyet dilekçesine eklenmemesi gerekir.” (Hakeri, Hakan, Tıp Hukuku, b.26, c.1, s.125)
Sağlık Çalışanlarına Yönelik İftira Suçu Bakımından İlgili Mevzuat ve Başvuru Yolları
Yukarıda değinildiği gibi iftira, genel itibariyle ceza kanunumuzda suç olarak düzenlendiğinden ve TCK m.267 amir hükmü çerçevesinde sağlık çalışanlarının kendilerine yönelen haksız ve mesnetsiz iftiralara karşı yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına ihbarda bulunarak iftira suçunu işleyenler hakkında soruşturma başlatılmasını istemeleri mümkündür.
Bunun dışında sağlık çalışanlarının kamu görevlilerini koruyucu diğer mevzuat hükümlerinden de faydalanabileceği açıktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m.25 hükmü uyarınca; “Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.”
Benzer şekilde 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 15. Maddesine göre de; “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re’sen soruşturmaya geçilir. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.”
Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus; sağlık çalışana yöneltilen suçlamanın yukarıda bahsedildiği gibi dayanaktan yoksun olması veya uydurma olmasıdır. Aksi takdirde, suç isnadı sonucunda yapılan yargılama neticesinde sağlık çalışanı herhangi bir sebepten ceza almamış olsa dahi şikâyet eden tarafından anayasal bir hak olan şikayet hakkının kullanıldığı öne sürülebilecektir.
Bu minvalde toparlamak gerekirse; ilgili mevzuat hükümleri gözetilerek sağlık çalışanlarına yönelen haksız ve mesnetsiz suç isnatları/ şikayetler ve ihbarlar bakımından başsavcılık makamınca re’sen soruşturma başlatılması gerekecek olup, bunun olmadığı takdirde ihbar zamanaşımı süreleri dahilinde yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunarak soruşturma başlatılması istenebilecektir. Bununla birlikte, haksız iftiraya maruz kalan sağlık çalışanının özellikle duyduğu elem ve keder dolayısıyla manevi tazminat ve olayın hâl ve şartlarına bağlı olarak diğer istemlerine ilişkin genel hükümler dairesinde dava açması mümkündür.
Sağlık Çalışanlarına Yönelik İftira Suçu – İçtihatlar
Özet: Şikayetçinin nöbetlerinde arrest ve eks vakalarının çok olduğu gibi hekim hakkındaki asılsız, kişisel husumete dayalı isnatlar iftira suçunu oluşturmaktadır.
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7291 E. 2018/10165 K. ve 02/10/2018 tarihli kararına göre; “İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda; sanığın aralarında husumet olan şikayetçinin, yoğun bakım sertifikası olmadığı halde yoğun bakım ünitesinde çalıştığını, hastaların yaşam destek ünitesinden şikayetçi tarafından bilinçli olarak ayrıldığı bilgisinin kendisine ulaştığını, şikayetçinin nöbetlerinde arrrest ve eks vakalarının çok olduğu yönündeki şikayet dilekçesi ile BİMER’e şikayette bulunması üzerine, katılan hakkında…Hastanesi idaresince yapılan ön inceleme sonucunda iddiaların asılsız, kişisel husumete dayalı olduğunun tespit edilmesi karşısında sanığın sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan iftira suçundan mahkumiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi,” yasaya aykırı görülmüştür.
Özet: Katılan hekimin kendisine yönelik gerçekleştirildiği iddia olunan iftira suçu bakımından, iftiraya konu şikayetin anayasal şikayetin kullanılması sınırlarında kalıp kalmadığı incelenmiş olup, dosyadaki deliller değerlendirildiğinde hekim aleyhine yapılan söylemlerin somut delillere dayandığı ve iftira suçunun şartlarının oluşmadığına hükmetmiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2020/17629 E. 2023/404 K. Ve 09/02/2023 tarihli Kararına göre; “Dava konusu olay, sanığın, … İlçe Devlet Hastanesi acil servisinde pratisyen hekim olarak görev yapan katılan hakkında, 06.01.2016 tarihinde sabah saatlerinde kan düşüklüğü ve tansiyon yüksekliği şikayeti ile hastaneye götürdüğü annesi …’in kan tahlili yaptırmak istemesine karşı çıktığı ve annesine hakaret ettiğine ilişkin BİMER ve SABİM’e müracaatta bulunmasına ilişkindir.
Sanığın BİMER ve SABİM’e yapmış olduğu başvurulara istinaden katılan hakkında … İl Sağlık Müdürlüğü tarafından başlatılan inceleme neticesinde düzenlenen 21.01.2016 tarihli inceleme raporunda, hasta yakını olan sanığın BİMER ve SABİM’e yaptığı şikayetlerde hastanın yanındaymış gibi beyanlarda bulunduğu halde kamera kayıtlarında olmadığının belirlendiğini, 06.01.2016 tarihinde hastanenin acil servisine başvuran …’e yüksek tansiyon ve bunun tedavisi ile ilgili bir işlem yapılmadığı gibi insülin iğnesinin de vurulmadığının tespit edildiğini, bunun yerine hastanın tam kan tahlili ve B12 tahlili yaptırmak istediğini belirttiğini, B12 tahlilinin acil bir tetkik olmadığından hastanenin acil servisinden istenemeyeceğini, bu hususun doktor ve personel tarafından izah edilmesine rağmen hastanın ısrarı üzerine kanının hemşire tarafından alındığını, bu sırada hasta … ve hasta yakını … ile katılan arasında bir tartışma yaşandığını, bu tartışmada taraflar ifadelerinde karşılıklı olarak hakarete uğradıklarını iddia ettikleri ancak kamera kayıtlarında ses kaydının olmadığı ve acil serviste görev yapan personelin ifadelerinde hiçbirinin hakaret içeren bir söz duyduklarına dair ifadelerinin olmadığı…
Hasta yakını olan … aşamalarda, acil servisten çıkıp eşinin kanını laboratuvara götürüp döndüğü sırada eşi ile katılan arasında tartışma yaşandığını gördüğünü, katılanın eşine “ben bugün beş yüz hastaya baktım beni çıldırtma kadın çık git” dediğini, kendisinin de bunun üzerine katılana hakkında şikayetçi olacağını söyleyince katılanın arkalarından koşarak gelip “gel lan şikayetçi olanlar sonra gelip benim ayağımı öpüyorlar, siz de öpeceksiniz” dediğini ifade etmiştir…
5237 sayılı Kanun’un 267 nci maddesinde düzenlenen iftira suçunun oluşabilmesi için, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerekmektedir. Somut olayda, sanığın annesi … katılanın pratisyen hekim olarak görev yaptığı Bor İlçe Devlet Hastanesinin Acil Servisine başvurduğu, B12 ve kolestrol tahlili istemesi ve katılanın da acil hizmetler kapsamında olmadığından bunu kabul etmemesi üzerine aralarında tartışma yaşandığı tanık beyanları ile de sabittir. Yaşanan tartışmada tarafların birbirlerine sarf ettikleri iddia edilen sözlere ilişkin inceleme raporunda da belirtildiği üzere ses kaydının olmadığı, ayrıca bu hususa ilişkin hastane çalışanı olan tanıkların beyanlarında bir ifadenin bulunmadığı, ancak hasta … ve hasta yakını olan … …’in BİMER ve SABİM’e yapılan müracaat içeriğini doğrular şekilde beyanda bulundukları belirlenmiş olup sanık da aşamalarda annesinin kendisine yaptığı anlatıma göre söz konusu başvuruları gerçekleştirdiğini ifade etmiştir.
Sanığın BİMER ve SABİM’e yaptığı 06.01.2016 tarihli müracaat form içerikleri, taraflar ve tanıkların beyanları ve dava dosyası kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; sanığın iddialarının maddi vakıalara dayandığı ve eyleminin 2709 sayılı T.C. Anayasası’nın 74 üncü maddesinde düzenlenen anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından, yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.”
Av. Efehan Mihai Erginer
www.adagiohukuk.com adresinde ve sosyal medya hesaplarımızda yer alan bütün makale, yazı, içerik ve görsellerin telif hakkı Adagio Hukuk Bürosuna aittir. İşbu içeriklerin, mahkeme ve diğer kurumlara ibraz edilecek dilekçelerde kullanılması dışında yazılı izin olmaksızın kopyalanarak, özetlenerek veya sair şekillerde paylaşılması gibi her çeşit intihal durumunda gerekli hukuki ve cezai yollara başvurulacaktır.