Konusuz Kalan Tahliye Davasında Vekalet Ücreti
Yazı İçeriği
Konusuz Kalan Tahliye Davasında Vekalet Ücreti
Uygulamada, kiracının tahliyesini sağlamak adına tahliye davası açıldıktan sonra kiracının taşınmazı tahliye etmesi ve anahtar teslimini gerçekleştirmesi söz konusu olabilmektedir. Bu gibi tahliye davasında yargılama devam ederken davanın konusu olan tahliyenin yargılama sonuçlanmadan gerçekleşmesi halinde; dava konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilecek olup konusuz kalan tahliye davasında vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin nasıl takdir edileceği sorusunu işbu yazımızda cevaplayacağız.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesi;
“(1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.
(2) Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.
(3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.” şeklindedir.
Mezkûr HMK m.331/1 hükmü gereği herhangi bir sebeple ikame edilen tahliye davasının konusuz kalması üzerine mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmekte olup, dava vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından davanın açıldığı tarihte tahliye davası açmaktaki haklılığa göre hüküm kurulacaktır. Başka bir anlatımla, davanın açıldığı tarihte tahliye davası açmakta davacı yan haklı ise vekalet ücreti davalı yan üzerine yükletilirken; davanın açıldığı tarihte tahliye davası açmakta davacı yan haksız ise vekalet ücreti davacı yanın kendisi üzerine yükletilecektir.
Konusuz kalan tahliye davasında vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından davanın açıldığı tarihte davacının haklı olup olmadığının neye göre belirleneceği ise aşağıda detaylıca izah edileceği üzere tahliye davasının hangi sebeple açıldığı ve dayanılan tahliye sebebinin yasal şartlarının davanın açıldığı tarihteki mevcudiyet durumu önem arz eder.
Konusuz Kalan Tahliye Davasında Vekalet Ücreti – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2010/13455 E. 2010/3646 K. ve 31.03.2010 Tarihli kararına göre:
“Kural olarak bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, bunun fer’i (yan) niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, bunlar hakkında da bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek, davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum etmesi gerekir. Mahkemece, kiralanan yargılama sırasında tahliye edildiğinden ve tahliye davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekle birlikte davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip o taraf aleyhine yargılama giderlerine hükmetmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2015/6020 E. 2015/9322 K. ve 3.11.2015 Tarihli kararına göre:
“Dava,tahliye davası olup,dava değeri 10.000 TL olarak gösterilmiş ancak daha sonra mahkemece yıllık kira bedeli olan 42.000 TL üzerinden harç hesaplanarak eksik harç tamamlatılmıştır. Bu durumda Mahkemece, tahliye konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, dava konusuz kalmasaydı davanın süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verileceğinden davacının dava açmakta haklı olmadığı kabul edilerek davalı lehine vekalet ücreti verildiğine göre, davalı lehine eksik harcın tamamlatılmış olması da dikkate alınarak yıllık kira bedeli olan 42.000 TL üzerinden Tarifenin 9.maddesi gereğince hesaplanacak nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.”
Konusuz Kalan Tahliye Davasında Nispi Vekalet Ücreti Hükmedilir
Konusuz kalan tahliye davasında vekalet ücreti nispi olarak hesaplanır.
Türkiye Barolar Birliğince yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9/1. maddesi; “Tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı, kira tespiti ve nafaka davalarında tespit olunan kira bedeli farkının veya hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hükmolunur. Bu miktarlar, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamaz.”,
Türkiye Barolar Birliğince yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi; “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” şeklindedir.
Bu minvalde, tahliye davasına ilişkin yargılama devam ederken taşınmazın tahliye edilmesi neticesinde davanın konusuz kalması ile haklılığa göre hükmedilecek konusuz kalan tahliye davasında vekalet ücreti; bir yıllık kira bedeli üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücreti olacaktır.
Konusuz Kalan Tahliye Davasında Nispi Vekalet Ücreti – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2015/8949 E. 2015/8782 K. ve 21.10.2015 Tarihli kararına göre:
“Davacı, dava dilekçesinde, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece taşınmaz yargılama sırasında tahliye edilip dava konusuz kalmış ise de, davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6.maddesine göre yıllık kira miktarı üzerinden nispi vekalet ücreti verilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.”
Tahliye Taahhüdü Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yazılı tahliye taahhüdü sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde davacının, davanın açıldığı tarihte yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
Uygulamada tahliye taahhüdüne karşı öne sürülen savunmalar genellikle taahhütteki imzanın kendisine ait olmadığı, taahhüt borçlusunun eşinin taahhütte imzasının bulunmadığı, taahhütteki tarihin hatalı olduğu veya sonradan doldurulduğu, taahhüdün boş olarak imzalatılıp sonradan doldurulduğu veya taahhütteki bazı kısımların boş olarak imzalatılıp sonradan doldurulduğu, taahhüdün baskı ve zorlama ile alındığı, taahhüdün alınmasında hata, hile, ikrah hallerinin mevcut olduğu gibi savunmalar yapılmaktadır.
Esasen yazılı tahliye taahhüdüne ilişkin yapılan bu gibi savunmalar güncel yargı uygulamaları doğrultusunda kabul görmemekte, yalnızca gerçekten de taahhütteki imzanın kendisine ait olmadığı veya taahhüt borçlusunun eşinin imzasının bulunmadığı gibi savunmalar sonucunda taahhüt borçlusu lehine sonuç alınabilmektedir. Bu minvalde, mahkemece gerekirse yargılamaya devam edilerek (imza itirazı var adli tıp kurumundan rapor alınması vb.) davanın sonucunda tahliyeye karar verilecek idi ise davacı lehine, davanın açıldığı tarihteki delil durumuna göre tahliye isteminin reddine karar verilecek idi ise davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilir.
Tahliye Taahhüdü Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2011/4370 E. 2011/8923 K. ve 14.09.2011 Tarihli kararına göre:
“Olayımızda, 01.07.2003 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yargılamanın devamı sırasında davacı vekili 25.05.2010 tarihli oturumda davalının kiralananı tahliye ettiğini bildirmiştir. Bu suretle davanın konusuz kaldığından mahkemece “dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan, adli tıp kurumu raporuna göre, taahhütname altındaki imzanın davalı kiracıya ait olduğu saptanmıştır. Takip dayanağı taahhütnamedeki tahliye ve tanzim tarihlerinin farklı bir kalemle yazılmış olmasının belgenin geçerliliğine bir etkisi yoktur. Bu durumda boş bırakılan kısımların sonradan doldurma konusunda kiralayana yetki verildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğinin kabulü ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması yerine davacıya yükletilmesi de hatalı olmuştur“
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2008/398 E. 2008/1283 K. ve 12.02.2008 Tarihli kararına göre:
“Kiralanan anahtarlarının yargılama sırasında 05.01.2007 tarihinde mahkemeye tevdi edildiği ve davacı tarafından da 19.02.2007 tarihinde alındığı sabit olduğuna göre taahhüt ettiği tarihte kiralananı tahliye etmeyen davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle de yıllık kira bedeli üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 9. maddesine göre tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak vekalet ücretinin tamamından sorumlu olacağı bu defaki incelemeden anlaşılmakla davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.“
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2006/1978 E. 2006/4189 K. ve 20.04.2006 Tarihli kararına göre:
“Davacı tahliye taahhüdüne dayalı olarak 16.5.2005 tarihinde takip başlatmış tahliye emrinin tebliği üzerine davalı tarafından takibe itiraz edilmiş ve davacı 16.6.2005 tarihinde icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteğinde bulunmuştur. Davacı vekili duruşmada yapmış olduğu açıklamasında taşınmazın dava açıldıktan sonra tahliye edildiği beyanında bulunmuş davalı da bu beyana aynen katılmıştır. Ne var ki davalı dava açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama masrafları ve vekalet ücretinden sorumludur. Mahkemece yanlış değerlendirilerek yargılama giderlerinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 175 YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekirken bu hususların gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi noksan vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/10543 E. 2014/12334 K. ve 12.11.2014 Tarihli kararına göre:
“Taraflar arasında 01.01.2013 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık yoktur. Ayrıca davalı tarafından davacıya 01.06.2013 düzenleme tarihli kiralananın 31.12.2013 tarihinde kiralananın tahliye edileceğine dair tahliye taahhüdü verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı, kiralananın taahhüt edildiği tarihte tahliye edilmemesi nedeniyle 24.01.2014 tarihinde tahliye taahhüdüne istinaden dava açmakta haklıdır.“
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/1289 E. 2022/1367 K. ve 17.05.2022 Tarihli kararına göre:
“HMK’nun 331/1. Maddesinde “davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre dava konusu taşınmazın yargılama devam ederken tahliye edilmesi karşısında, davanın açıldığı tarihte davacının dava açmakta haklı olduğu kabul edilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırı yön bulunmamaktadır.“
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2017/1057 E. 2017/790 K. ve 02.05.2017 Tarihli kararına göre:
“İstinafa konu uyuşmazlıkta; Salihli Aile Mahkemesinin 2015/440 – 441 Esas sayılı boşanma davasına konu taraflar arasında düzenlenen protokolün 4. maddesi ile tapuda K2 adına kayıtlı A1 Mah. 2262 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin K2 tarafından davalı K1’e verilerek taşınmaz üzerinde onun lehine sükna hakkı tanınmasının taahhüt ve kabul edildiğine ilişkin hüküm, gayrimenkul temlik vaadi niteliğindedir. Dolayısıyla kayıt maliki olan davalı K2 ve davacının tapuya birlikte müracaat etmeden sadece mahkeme kararına dayalı olarak bu taahhüdün yerine getirilmesi hukuken mümkün değildir. Öte yandan, taahhüt borçlusu olan davalı, edimini yerine getirmek için davacıyı haberdar ettiği, ancak davacının bu durumu kabul etmediği yönünde herhangi bir iddia ve savunmada da bulunmayıp, eldeki dava açıldıktan sonra davalının protokol gereğini tapu müdürlüğünde yerine getirdiği göz önüne alındığında davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin kabulü gerekeceğineldeki dava açıldıktan sonra davalının protokol gereğini tapu müdürlüğünde yerine getirdiği göz önüne alındığında davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin kabulü gerekeceğinden, mahkemece davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği yönündeki gerekçesi de yerindedir.”
Temerrüt Nedeniyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, kiracının kira borcunu ödememesi üzerine temerrüt sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde konusuz kalan tahliye davasında vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının davayı açtığı tarihte, kiracının temerrüdüne dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
Bu minvalde, ekseriyetle TBK m.315’e göre 30 günlük ödeme süresinin dolması ve kiracının kira borcunu ödememesi üzerine açılan temerrüt nedeniyle tahliye davasında davacının (diğer dava şartları var ise) haklı olduğu ve davacının lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerini hükmedilmesi gerektiği söylenebilir.
Öte yandan TBK m.315’ göre 30 günlük ödeme süresi dolmadan temerrüt istemi ile tahliye davasının açıldığı, kiracının kira borcunu ödediği veya diğer dava şartlarının mevcut olmadığı gibi hallerde davacının temerrüt nedeniyle tahliye davası açmakta haksız olduğunun kabulü ile vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı lehine takdir edilmesi gerektiği söylenebilir.
Temerrüt Nedeniyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/2068 E. 2014/2417 K. ve 4.3.2014 Tarihli kararına göre:
“Davacılar satın alma tarihinden itibaren kira paralarının ödenmediğinden bahisle 09.05.2012 tarihinde tahliye istekli olarak başlattıkları icra takibinde 15.000 TL kira alacağının davalıdan tahsilini istemişlerdir. Ödeme emrinin 16.05.2012 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davalı süresinde borca itiraz etmiş ve takip durmuştur. Davacılar 08.06.2012 tarihinde genel hükümler dairesinde açtığı işbu davada alacak ve tahliye isteminde bulunmuştur. Kiralanan yargılama sırasında tahliye edilmekle, tahliye istemi yönünden dava konusuz kalmıştır. Kural olarak konusuz kalan bir dava hakkında mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Bununla birlikte yargılama giderleri, avukatlık ücreti gibi feri nitelikli diğer talepler hakkında davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu nazara alınarak bir karar verilmelidir. Somut olayda davacı tahliye sebebini ödenmeyen kira paralarına dayandırmış olup mahkemece bu husus nazara alınmayarak davanın iktisap ve ihtiyaç nedeniyle tahliye davası olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Konusu bulunmayan tahliye davası yönünden mahkemece dava sebebinin temerrüde dayalı olduğu gözetilerek dava tarihi itibariyle haklılık durumu tespit edilip yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda bir karar verilmesi gerekirken, hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde yargılama giderleri yönünden karar verilmesi doğru değildir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/11442 E. 2014/12428 K. ve 13.11.2014 Tarihli kararına göre:
“Davacı vekili Borçlar Kanununun 260. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 315.) maddesindeki otuz günlük ödeme süresi dolmadan ve temerrüt gerçekleşmeden 13/04/2011 tarihinde tahliye isteminde bulunmuş olup, tahliye davası 30 günlük yasal süre dolmadan açılmıştır. Bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda mahkemenin yargılamaya devam ederek, davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum etmesi gerekir. Olayımızda tahliye davası yönünden dava 30 gün süreli ödeme emrinde belirtilen ödeme süresi dolmadan dava açılmış olduğundan davacı tahliye davası yönünden dava tarihi itibarıyla davasında haksızdır. Açıklanan nedenlerle mahkemece tahliye davası yönünden yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2013/11357 E. 2014/5010 K. ve 15.4.2014 Tarihli kararına göre:
“Olayımızda, taşınmaz yargılama sırasında tahliye edilmiş olduğundan tahliye hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de,dava tarihi itibariyle temerrüt gerçekleşmiş olup davacı tahliye istemekte haklı olduğundan mahkemece Tarifenin 6.maddesi dikkate alınarak tahliye davası yönünden de davacı lehine vekalet ücreti verilmesi gerekirken yalnızca alacak davası nedeniyle vekalet ücreti verilmesi doğru değildir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2011/3209 E. 2011/7734 K. ve 11.07.2011 Tarihli kararına göre:
“Bu kararın infazı sonucunda kiralanan 3.11.2010 tarihinde icra kanalı ile tahliye edilip davacıya teslim edilmiştir.Bu durumda temerrüde konu ihtar tarihinde davalı halen kiracı olduğundan davacının kira bedelini istemekte ve dava açmakta haklı olduğu gibi, yargılama sırasında dava konusu yerin yukarda tarih ve numarası belirtilen icra mahkemesinin kararı uyarınca tahliye edilmesi nedeniyle temerrüt nedeniyle açılan tahliye istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde de bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Ancak yukarda açıklanan nedenlerle davalı temerrüt nedeniyle tahliye davası açılmasına sebebiyet verdiğinden davalının vekalet ücreti ile sorumlu tutulması gerekirken yazılı gerekçeyle davalı lehine vekalet ücreti verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/9829 E. 2014/11679 K. ve 27.10.2014 Tarihli kararına göre:
“Dava, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir… Temerrüt ihtarına konu kira bedellerinin 30 günlük ödeme süresi içinde ödenmediği, davacının dava açmakta haklı olduğu mahkemece kabul edildiğine göre davacı yararına AAÜT’nin 6.maddesi gereğince nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından hükmün bozulmazı gerekmiştir.”
10 Yıllık Uzama Süresinin Dolması Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, 10 yıllık ödeme süresinin dolması sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde konusuz kalan tahliye davasında vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımında, davacının davayı açtığı tarihte 10 yıllık uzama süresinin dolmasına dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesi hükmü; “Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.” şeklindedir.
Bu minvalde, 6098 sayılı TBK m.347 hükmüne dayalı olarak ikame edilmiş on yıllık uzama süresinin dolmasına dayalı tahliye istemleri bakımından mezkûr madde ile sair mevzuat hükümlerine göre yasal şartları mevcut ise, yargılamaya devam olunup mahkemece hüküm kurulacak olsaydı davanın kabulüne karar verilecek denebiliyor ise davacının haklı olduğu ve lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine takdir edilmesi gerektiği, buna mukabil davanın açıldığı tarihteki mevcut herhangi bir sebepten dolayı dava devam etse idi davanın reddine karar verilecek idiyse davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği söylenebilir.
10 Yıllık Uzama Süresinin Dolması Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihatlar
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/4361 E. 2017/12330 K. ve 20.9.2017 Tarihli kararına göre:
“Mahkemece, taraf beyanları doğrultusunda dava sırasında taşınmazın tahliye edildiği gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından yargılama giderlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir… Somut olayda: Davacının dayandığı 01.05.2007 başlangıç tarihli ve 6 ay süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda kiralanan TBK.nun konut ve çatılı işyeri kirası hükümlerine tabi olup, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinde 10 yıllık uzama süresi dolmamış olduğundan açılan dava süresinde değildir. HMK’nun 331/1 maddesi gereğince; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Mahkemece konusuz kalan davada yargılama gideri ve vekalet ücretine davacı ve davalının haklılık durumları gözetilerek karar verilmesi ve davacı tarafından açılan davanın süresinde olmadığından dava tarihi itibarıyla davacının dava açmakta haksız olduğundan yargılama giderlerinden davacı yerine davalının sorumlu tutulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/3662 E. 2022/5277 K. ve 31.5.2022 Tarihli kararına göre:
“İlk derece mahkemesince; kira sözleşmesinde sözleşme başlangıç tarihininin 26/06/1997 olup on yıllık sözleşme süresinin 28/06/2007 tarihi itibariyle sona erdiği, ancak sözleşme hükmü gereğince sözleşmenin aynı şartlarda 28/06/2007 tarihinden itibaren 28/06/2017 tarihinde kadar on yıl daha uzadığı, kanun hükmü gereğince kiralayanın on yıllık uzama süresinden sonra bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunma koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi sona erdirebileceğinin düzenlendiği, somut olayda uzama yılının bitiminden üç ay önce 26/03/2018 tarihinde ihtarnamenin tebliğ edildiği, davanın da üç aylık süre geçtikten sonra 29/06/2018 tarihinde yasal süresi içinde açıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmiştir… Somut olayda; davalı kiracının, yargılama devam ederken kira sözleşmesini feshettiği, 20/11/2020 tarihli emanet tutanağı ile kiralananın anahtarını notere tevdi ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince kiralanan tahliye edildiğinden konusuz kalan tahliye davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile davalının tahliyesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.”
İki Haklı İhtar Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, iki haklı ihtar sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde davacının, davanın açıldığı tarihte iki haklı ihtara dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
Bu minvalde, iki haklı ihtara dayalı tahliye istemleri bakımından; davanın açıldığı tarihte ilgili mevzuat hükümlerine göre iki haklı ihtar ile tahliyenin yasal şartları mevcut ise, davacının haklı olduğu ve lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine takdir edilmesi gerektiği, buna mukabil davanın açıldığı tarihteki mevcut herhangi bir sebepten dolayı dava devam etse idi davanın reddine karar verilecek idiyse davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği söylenebilir.
İki Haklı İhtar Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2016/12888 E. 2016/7621 K. ve 19.12.2016 Tarihli kararına göre:
“Dava, iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ve davacı vekili için AAÜT 6. maddesi uyarınca yıllık kira bedeli üzerinden tayin ve takdir edilen 8.612,78 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine üzerine, hüküm davalı vekili tarafından yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hasren temyiz edilmiştir… Olayımıza gelince: Davacının davada dayandığı taraflar arasında düzenlenmiş kira sözleşmesi 28.02.2010 başlangıç tarihli ,üç yıl süreli olup kira bedelinin her ayın ilk 5 günü içinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı davalının 28/02/2013-28/02/2014 kira yılı içinde iki haklı ihtara neden olduğunu ileri sürmüştür. 11/10/2013 tarih 25/10/2013 tebliğ tarihli icra takibi ile 3,4,5,6,7,8,9/2013 ayları kira bedellerinin ödenmesi istenmiş, ödeme 01/11/2013 tarihinde icra dosyasına yapılmış olmakla bu ihtar haklıdır. 11/11/2013 tarihli icra takibi ile Ekim 2013 ayı kira bedelinin ödenmesi istenmiş ise de 11/10/2013 tarihinde yapılan takip sırasında Ekim ayı kira bedeli sözleşmedeki ödeme gününe muaccel olup bölünerek ayrı icra takibine konu edilemeyeceğinden bu ihtar haksızdır. 10/12/2013 tarihli icra takibinin konusunu oluşturan Kasım 2013 ayı kira bedeli ikinci takip tarih olan 11/11/2013 tarihinde, 03/01/2014 tarihli icra takibine konu edilen Aralık 2013 ayı kira bedelide üçüncü icra takibi olan 10/12/2013 tarihinde muaccel olup bölünerek ayrı icra takipleri ile istendiğinden bu ihtarlarda haksız olduğu gibi ödemelerde ihtar tebliğlerinden sonradır. Bu durumda ortada iki haklı ihtar bulunmadığından dava tarihi itibariyle davacı dava açmakta haksız olduğundan yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesi kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince vekalet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verimesi isabetsizdir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2000/10156 E. 2000/10394 K. ve 05.12.2000 Tarihli kararına göre:
“Dava iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, konusuz kalması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik olarak davacılar vekili tarafından temyiz olunmuştur… İki haklı ihtar nedeniyle açılan işbu davanın açıldığı 20.1.2000 günü mecur henüz tahliye edilmemiştir. Karaman İcra Tetkik Hakimliğinin 1999/191 esas sayılı dosyasında 7.3.2000 günü mecurun tahliyesine karar verilmiştir. Bu durumda iki haklı ihtar nedenine dayanan iş bu davanın açıldığı tarihe nazaran ihtarların haklı olduğu ve davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmış olmakla davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama gide-rine hükmolunması gerekirken bundan zuhul olunarak yazılı gerekçeyle karar verilmesi hatalı olmuştur.”
İhtiyaç Nedeniyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, ihtiyaç sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde davacının, davanın açıldığı tarihte ihtiyaca dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
Bu minvalde, ihtiyaca dayalı tahliye istemleri bakımından; davanın açıldığı tarihte ilgili mevzuat hükümlerine göre iki haklı ihtar ile tahliyenin yasal şartları mevcut ise, davacının haklı olduğu ve lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine takdir edilmesi gerektiği, buna mukabil davanın açıldığı tarihteki mevcut herhangi bir sebepten dolayı dava devam etse idi davanın reddine karar verilecek idiyse davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği söylenebilir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; ihtiyaç nedeniyle ikame edilen tahliye davalarında ihtiyacın davanın açıldığı tarihte mevcut olması gerektiği gibi yargılama sürecinde de devam etmesi gerekmektedir. Ancak, bilindiği gibi HMK m.331/1 hükmüne göre davanın konusuz kalma durumunda davanın açıldığı tarihteki haklılık (ihtiyacın varlığı) aranmakta olduğundan, dava devam ederken ihtiyacın ortadan kalktığı ve tahliye nedeniyle davanın konusuz kaldığı durumlarda mahkemenin, dava devam etse idi davacı lehine tahliye isteminin kabulüne karar veremeyeceği dosyada davacının, davanın açıldığı tarihte haklı olduğundan bahisle lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedip hükmedemeyeceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda uygulamada birlik olmamasına karşın, aşağıda da görüleceği üzere bazı kararlarda taşınmazın satış sitelerine konulması sonucu ihtiyacın ortadan kalktığı kanaatiyle ihtiyacın olmayışı da gözetilerek davacının haksız olduğuna karar verilmekte, vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından davalı lehine takdire gidilmektedir.
İhtiyaç Nedeniyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2015/3101 E. 2015/3526 K. ve 09.04.2015 Tarihli kararına göre:
“Konut ya da çatılı işyeri niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda bir ay içinde, dilerse TBK.’nun 351.maddesi uyarınca edinme günü de dahil olmak üzere edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla edinme tarihinden itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir. Davanın altı ayın sonunda hemen açılması şart olmayıp sözleşme sonuna kadar açılması mümkündür. Ancak edinmeyi izleyen bir ay içerisinde bildirimin tebliği zorunlu olup bunun sonradan giderilmesi mümkün değildir. Açılacak davada tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın varlığının kanıtlanması gerekir. Olayımıza gelince; Davanın konusuz kalması halinde yargılama giderleri davanın açılmasına sebebiyet verdiği takdirde davalı tarafa yüklenir. Yukarıda açıklanan esaslara göre dava iktisaba dayalı olarak açılmış ise de, ihtar edinme tarihinden itibaren bir ay içerisinde davalıya tebliğ edilmemiştir. Davanın, eski malik ile yapılan sözleşmeye göre süresinde açılıp açılmadığı dosyaya yazılı sözleşme sunulmadığı için anlaşılmamaktadır. Bu durumda mahkemece davanın esası yönünden haklılık durumun tespiti bakımından öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti için gerekli incelemeyi yaparak sonucu doğrultusunda yargılama giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar üzerinde durulmadan mahkemece yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru değildir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin E. 2015/7268 E. 2015/9782 K. ve 12.11.2015 Tarihli kararına göre:
“Davacı, yeni iktisap ve işyeri ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Davaya konu kiralananın, dava açıldıktan sonra boşaltıldığı anlaşıldığından, tahliye davasının konusu kalmamıştır. Bu konuda taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkeme masraflarının dava açılmasına sebebiyet veren kusurlu tarafa yükletilmesi gerekir. Mahkemece de H.M.K.’nun 331/1.maddesi gereğince dava açılmasına sebebiyet verilip, verilmediği hususu üzerinde durulmuş ise de mahkemece kusurlu olan tarafa mahkeme masraflarının yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, tarafların eşit miktarda sorumlu olduklarından bahisle, mahkeme masraflarının eşit olarak ikiye taksim edilerek tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği üzerinde durularak yargılama masraflarından hangi tarafın sorumlu olduğu belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tarafların eşit oranda kusurlu oldukları gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/6004 E. 2017/14176 K. ve 19.10.2017 Tarihli kararına göre:
“HMK’nun 331/1 maddesi gereğince; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK.’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir… Mahkemece konusuz kalan davada, ihtiyaçlı olarak gösterilen M.S.’ nin, TMK’ nun 364. maddesi uyarınca davacının bakmakla yükümlü kişi olup olmadığı, davacının kardeşinin bir işi olup olmadığı, mesleğini nerede icra ettiği, kiralananda ne iş yapacağı, ihtiyacın samimi olup olmadığı araştırılıp dava tarihindeki haklılık durumu tespit edilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2019/4504 E. 2019/9283 K. ve 26.11.2019 Tarihli kararına göre:
“Mahkemece, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ancak davanın süresinde açılmadığından davalı lehine maktu vekalet ücretine karar verilmiş, hüküm davalı ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir… Somut olayda; Taraflar arasında imzalanan 01.08.2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı 11.08.2014 keşide, 13.08.2014 tebliğ tarihli ihtarnamesi ile davalının taşınmazı tahliye etmesini istemiş, 18.12.2014 tarihinde de davasını yasal süresinde açmıştır. Bu nedenle davacının süresinde tahliye davasını açmadığı gerekçesi doğru değil ise de; davacı tarafından gönderilen ihtarlarda dava konusu taşınmazı satmak istediğini bildirdiği ve davanın açıldığı 18.12.2014 tarihinden sonra 27.12.2014 tarihli ve 09.01.2015 tarihli internet ilanları ile dava konusu taşınmazın satışa çıkarıldığı tespit edilmiştir. İhtiyaç nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyaç iddiasının hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesi gerektiğinden kiralananın satışa çıkarılmış olması nedeniyle davacının ihtiyaç iddiasının samimi olmadığından yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalı lehine ve nispi olarak takdiri gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durumda, aylık 9.000TL üzerinden harç tamamlanarak ve ön inceleme tutanağı imzalanmasından sonra tahliyenin gerçekleştiği gözetilerek, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca, davalı lehine bir yıllık kira bedeli tutarı olan 108.000TL üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmolunması gerekirken; 930TL vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir.”
Tadilat Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, tadilat sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde davacının, davanın açıldığı tarihte tadilata dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
Bu minvalde, tadilata dayalı tahliye istemleri bakımından; davanın açıldığı tarihte ilgili mevzuat hükümlerine göre tadilat gereği ile tahliyenin yasal şartları mevcut ise, davacının haklı olduğu ve lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine takdir edilmesi gerektiği, buna mukabil davanın açıldığı tarihteki mevcut herhangi bir sebepten dolayı dava devam etse idi davanın reddine karar verilecek idiyse davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği söylenebilir.
Tadilat Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihatlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2009/7039 E. 2009/10082 K. ve 17.11.2009 Tarihli kararına göre:
“Dava, imar amaçlı esaslı tadilat nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.Mahkemece tahliye konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir… Davacı vekilinin, yargılama sırasında taşınmazın tahliye edildiğini bildirmesi üzerine mahkemece tahliye konusuz kaldığından tahliye hakkında karar verilmesi yer olmadığına, davalı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmiştir. Mahkemece, davaya konu taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle tahliye konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak uyuşmazlık, davalının davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, dolayısıyla yargılama giderlerinden sorumlu olup olmayacağı hususları üzerinde toplanmaktadır. Davalının davanın açılmasına sebebiyet verip vermediğinin belirlenebilmesi için mahkemece tarafların tüm delilleri toplanmalı, gerekirse keşif yapılmalı, davacının davada dayandığı proje yerinde uygulanmalı ve hasıl olacak sonuca göre taşınmaz tahliye edilmemiş olsa idi tahliyeye karar verilecekdi ise, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği kabul edilerek yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmelidir. Bu nedenle mahkemece, yargılamaya devam edilip,deliller toplanıp sonucuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinin hangi tarafa ait olacağı belirlenerek bir hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.”
Kiracının İflası Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, kiracının iflası sebebiyle açılan tahliye davasının yargılama devam ederken konusuz kalması halinde davacının, davanın açıldığı tarihte kiracının iflasına dayalı olarak tahliye istemekte haklı olup olmadığına göre belirlenecektir.
Bu minvalde, kiracının iflasına dayalı tahliye istemleri bakımından; davanın açıldığı tarihte ilgili mevzuat hükümlerine göre kiracının iflası ile tahliyenin yasal şartları mevcut ise, davacının haklı olduğu ve lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine takdir edilmesi gerektiği, buna mukabil davanın açıldığı tarihteki mevcut herhangi bir sebepten dolayı dava devam etse idi davanın reddine karar verilecek idiyse davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği söylenebilir.
Kiracının İflası Sebebiyle Açılan Tahliye Davasının Konusuz Kalması Halinde Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderleri – İçtihat
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2012/5247 E. 2012/8095 K. ve 30.5.2012 Tarihli kararına göre:
“Dava, kiracının iflas etmesi nedeniyle taşınmazın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm iflas idaresi memurları tarafından temyiz edilmiştir… Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmamışsa, dava konusuz kalmıştır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi, bununla birlikte fer’i (yan) niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, bunlar hakkında da bir karar verilmesi gerekir.”
Av. Efehan Mihai Erginer
www.adagiohukuk.com adresinde ve sosyal medya hesaplarımızda yer alan bütün makale, yazı, içerik ve görsellerin telif hakkı Adagio Hukuk Bürosuna aittir. İşbu içeriklerin, mahkeme ve diğer kurumlara ibraz edilecek dilekçelerde kullanılması dışında yazılı izin olmaksızın kopyalanarak, özetlenerek veya sair şekillerde paylaşılması gibi her çeşit intihal durumunda gerekli hukuki ve cezai yollara başvurulacaktır.